Bekçilik

Bekçilik

1987 Yılında Unesco Dünya Mirasları Listesi Ne Giren Nemrut Heykelleri Hangi İlimizde Yer Alır?


Adıyaman


Atatürk’ün Halkçılık İlkesini Anlatınız.

Bir milleti oluşturan, çeşitli mesleklerin ve toplumsal grupların içinde bulunan insanlara halk denir. Bu akımdan halkçılık ilkesi hem cumhuriyetçilik hem de milliyetçilik ilkelerinin zorunlu bir sonucudur. Atatürk’e göre millet ile halk aslında tek anlama gelmektedir. Halkçılık ise millet içindeki çeşitli insan gruplarının çıkarına ve yararına bir siyaset izlenmesi, halkın kendi kendini yönetmeye alıştırılmasıdır. Halkçılık, cumhuriyetçiliğin doğal bir sonucudur denildi ki, bu çok doğrudur. Cumhuriyet, halkın kendi yöneticilerini kendi içinden seçmesi anlamına gelmektedir. Böylece cumhuriyet rejimi, bir halk rejimi olmaktadır. Aynı biçimde, halkçılık, milliyetçiliğin de bir sonucudur. Millet halktan oluştuğuna göre, milliyetçilik, Türk halkının mutluluğu için çalışmak, ortak geçmişe ve geleceğe halkla birlikte bağlanmak demektir.



2017 Uluslararası Asya Film Festivali İzleyici Oylarıyla En İyi Film Ödülünü Alan Film Hangisidir?

Ayla(Can Ulkay)


Atatürk’ün Milliyetçilik İlkesini Anlatınız.

Ait olduğu milletin varlığını sürdürmesi ve yüceltmesi için diğer bireylerle  birlikte çalışmaya, bu çalışmayı ve bilinci, diğer kuşaklara da yansıtmaya  “milliyetçilik” denilir. Bu tanıma göre milliyetçiliğin en önemli öğesi “millet” olmaktır. Atatürk’e göre ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına, Türk  milleti denir’’. (1930)

Atatürk’e göre Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de, o kadar kuvvetli olur. Atatürk’ün Milliyetçilik anlayışı millet için çalışmayı, milleti yüceltmeyi ve ülkenin dünya devletleri arasında hak ettiği yere gelmesi için çaba göstermeyi gerektirir.



2017 Yılında 13 Milyon 509 Bin Tl Ye Satılarak Türkiye De Satılan En Değerli Sanat Eseri Rekorunu Kıran Yeşil Cami Önü Adlı Tablo Kime Aittir?

Osman Hamdi Bey


Atatürk’ün Cumhuriyetçilik İlkesini Anlatınız.

Cumhuriyet bir devlet biçimidir. Cumhuriyette esas olan ilk öğe, devlet başkanının belli bir süre için seçilerek iş başına gelmesidir. Bu bakımdan cumhuriyet, başta bir hükümdarın bulunduğu devlet biçimlerinden (monarşilerden) ayrılır. Monarşilerde devletin başı, belli bir aile içinden çıkar, normal koşullar altında, ölünceye kadar iş başında kalır. Yerine gene aynı aileden bir başkası gelir. Her monarşide, aile içinden kimin hükümdar olacağı belli bazı kurallara göre saptanır. Cumhuriyette devlet başkanı belli bir süre içinde seçimle iş başına gelince, ileri gelen diğer kişilerin de seçimle belirlenmesi gerekir.

Bunlar genellikle o toplumda yasa koyacak kimselerdir. Gerek devlet başkanının, gerek yasa koyma yetkisine sahip olanların seçimle iş başına gelmesi şartının kabulü ile cumhuriyet tam anlamıyla belirmiş sayılmaz. Şimdi sorun seçim üzerinde düğümlenecektir. Seçime kimler katılacaktır? Belli bir grup vatandaşa seçme ve seçilme hakkı verilirse belki dış görünüşü bakımından bir cumhuriyetle karşılaşılır. Böyle cumhuriyetler ilkçağ Yunan kent devletlerinde, bazı ortaçağ İtalyan ve Alman bölgelerinde (Venedik, Ceneviz cumhuriyetleri, Hansa kentleri gibi) görülmüştür. Bu tür eski cumhuriyetlerde seçime katılma hakkı sadece belli bir grup vatandaşa verilmişti. Onlar, yaptıkları seçimle iş başına gelen kadroya dayanarak tüm toplumu yönetiyorlardı. Bugünkü anlayışımıza göre bu tür cumhuriyetler amaca uygun birer rejim değillerdir. Onlara aristokratik veya oligarşik cumhuriyetler denilir.



Unesco 2018 Dünya Kitap Başkenti Hangi Şehir Olmuştur?

Atina


Atatürk’ün Devletçilik İlkesini Anlatınız.

21.yüzyılda dünya devletleri daha mutlu yaşamak imkânlarına kavuşmak için  üretimi artırma gereğini duydular. Bunun için de başlıca üç yöntemin  uygulanmasını öngördüler. Bunları kısaca gözden geçirelim:  Liberal Ekonomi: Bu tür ekonomilerde üretim için gerekli olan sermaye, üretim  etkinliği ve üretilen malların dağıtımı tümüyle bireylere bırakılmıştır. Liberal  ekonomi görüşüne göre, ekonomik hayatın kendiliğinden işleyen yasaları  vardır: Üretim, mallara olan isteğe bağlıdır, istek ise, üretimin az veya çok  olmasını sağlar. Devlet bu kuralları yönlendirmeye karışmamalıdır. Devletin  görevi yurdu savunmak, eğitim İşlerini düzenlemek, adalet dağıtmak gibi  alanlarda kalmalıdır..

Sosyalist Ekonomi: Bu tür görüşü uygulayan ülkelerde hem sermaye, hem  üretim doğrudan doğruya devletçe sağlanır. Kişilerin üretim araçlarına sahip  olmaları yasaktır. Devlet tüm sermayenin sahibidir. Bütün ekonomik hayat,  devletin öngördüğü biçimde düzenlenir. Malların dağıtımını da devlet yapar.  Bazı ülkeler temelde bu görüşü benimsemişlerdir.

Ilımlı Ekonomik Sistemler: Dünyanın hızla değişen şartları hem liberalizmin,  hem de Sosyalizmin katıksız bir biçimde işleyemeyeceğini göstermiştir. Bu  bakımdan liberal rejimlerin bazılarında, devlet ekonomik hayata artan ölçüde  girerken, sosyalist sistemde de yumuşamalar göze çarpmaktadır. Böylece her  iki guruptan bazı ülkeler rejimlerinin temelini bozmadan önemli sistem  değişikliklerine girmektedirler.

Devletçilik: Atatürk ilkelerinin arasında bulunan devletçilik, bir ekonomi  siyasetidir. Yukarıda anlatılan rejimlere benzemez. Milli özelliklerimize uyan,  gerekli kalkınmayı sağlayacak bir model olan devletçiliğin hangi şartlar altında  nasıl doğduğu belirtilmişti. Bunun için burada devletçiliği kısaca  değerlendireceğiz.

Devletçilik, temel anlamıyla devletin ekonomik hayatın içine girmesidir. Ama  bu yapılırken sosyalist model benimsenemez. Elinde sermayesi olan  vatandaşlar, birkaç alan dışında, diledikleri biçimde üretime katılabilirler. Devlet bunlara engel olmadığı gibi üstelik gereken tedbirleri alarak işlerini  kolaylaştırır, kişileri üretim ve ticaret işine özendirir.

Ancak bilindiği gibi, hızla sanayileşme cumhuriyetin ilk hedeflerindendi. Büyük  temel sanayi kuruluşları yapmak için özel ellerde sermaye yoktu. Bu yüzden  devletçilik doğdu. Devlet pek çok sanayi işletmesini kendisi kurdu, çalıştırdı ve  eliştirdi. Bir yandan da uyguladığı para ve kredi politikası ile özel kişileri  başıboş  bırakmadı. Böylece devlet ile vatandaş, üretim işini birlikte  düzenlediler. Bu işbirliği sonucu Türkiye örnek bir ülke durumuna gelmişti.  Son araştırmalar, Türkiye’nin 1930 yılına kadar uyguladığı devletçilik siyaseti  ile en hızlı kalkınan üç ülke arasına girdiğini göstermektedir. 1929 yılında, 100  olan Türkiye ve dünya sanayi üretim indeksi, 1939’da Türkiye’de 196’ya  erişmiştir. Dünya ortalaması İse 119’dur. Bu gelişme tablosunda Türkiye’nin  yeri, Rusya ve Japonya’dan sonra gelmektedir. Böylece 1927’de 1000 olan  milli gelirimiz, hızlı nüfus artışına rağmen, 1939’da 1625’e yükselmiştir.



Unesco 2017 Dünya Kitap Başkenti Neresi Seçilmiştir?

Konakri, Gine


Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” Sözünden Ne Anlıyorsunuz?

Atatürkçülük ilkelerini; “Temel İlkeler” ve “Bütünleyici İlkeler” olmak üzere iki  grupta değerlendirmekteyiz. “Temel İlkeler”; Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik,  Halkçılık, Devletçilik, Lâiklik ve İnkılâpçılıktır. “Bütünleyici İlkeler” ise; millî  egemenlik, millî bağımsızlık, millî birlik ve beraberlik, “yurtta sulh, cihanda  sulh”, çağdaşlaşma, bilimsellik ve akılcılık, insan ve insanlık sevgisidir.

Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz. (1931)

Türkiye Cumhuriyeti’nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda  sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakisinde en esaslı amil  olsa gerekir. (1919)

Sulh milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. (1938)